TBMM GENEL KURULUNDA YAŞLILARIN SORUNLARINI ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORU İLE KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU 2022-2021 RAPORLARI GÖRÜŞÜLDÜ

TBMM Genel Kurulunda, Yaşlıların, Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu ve 2022 ve 2021 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu görüşüldü.

 

Genel Kurulda, ilk olarak Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu Raporu gündeme alındı.

Komisyon raporu üzerine partisinin Grubu adına konuşan İYİ Parti Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 65 yaşı, yaşlılığın başlangıcı olarak belirlediğini, 65 yaş üstünü de yaşlı olarak kabul ettiğini belirtti. Dünyada her 10 kişiden birinin 65 yaş üzerinde olduğunu belirten Filiz, son 5 yılda Türkiye'deki yaşlı nüfusun yüzde 24 arttığına dikkati çekti.

Filiz, "Raporda 16 başlıkta toplanan tespitler, 21 yıldan beri iktidarda olan AK Parti hükümetlerinin her alanda olduğu gibi yaşlılar konusunda da sistematik bir çalışma yapmadığını göstermektedir. Ancak bu rapor, yaşlılar konusunda yapılacak planlamayla ilgili bir yol haritasıdır." dedi.

Filiz, TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu'nun Meclis'te daimi bir komisyon haline getirilmesi gerektiğini savundu.

MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, Türkiye'nin artık yaşlı nüfuslu bir ülke olarak kabul edilmesi ve artan yaşlı nüfusa göre mutlaka yeni politikaların belirlenmesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye'nin, yaşlısına değer veren bir sosyokültürel yapısı olduğunun altını çizen Aycan, şöyle konuştu:

"Nüfusumuz ve yaşam şeklimiz değişiyor. Özellikle şehirlerde ayrı yaşam sorunları ortaya çıkmaya başlıyor. Değişen sosyolojik yapımızla özellikle büyük şehirlerde yaşlılar yalnız yaşamaya başlamıştır. Yaşlının mümkün olduğu kadar kendi sosyal çevresinde ve aktif olarak yaşamasını sürdürmeye yönelik önlemler almamız lazım. Yaşlı demenin aslında 'bu dünyada işi bitmiş' anlamına gelmemesi lazım. Hayatının son gününe kadar mutlaka onu da aktif bir şekilde hayatın içinde tutmamız lazım. Kendi yaşına, becerilerine uygun bir iş yapmasını sağlamak yani aktif yaşamasını sağlamak zorundayız. Her kurumun özellikle yerel yönetimlerin bu alanda önlem alması gerektiğini düşünüyoruz."

HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz ise yaşlıların sorunlarının ciddi şekilde ele alınması ve onların geçmişlerini unutmadan, geleceklerini de güvence altına almak için çaba içerisinde olunması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de yaşlılar için yapılanların dünya ortalamasıyla kıyaslandığında yetersiz kaldığını savunan Peköz, "Bugüne kadar yaşlılar için parça parça adımlar atılmış olmasına rağmen dünya ile kıyasladığımız zaman çok gerilerdeyiz. Yaptığımız gezilerde olumlu şeyleri gördük ama eksiklikler de tespit edildi. Bunları gidermeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Peköz, en düşük yaşlılık maaşının asgari ücret seviyesine çıkarılması, emekli sendikalarının hukuki statülerinin tanınması, yaşlı ve engelli bakım sorumluluğunu üstlenen kişilere verilen evde bakım aylığının da en az asgari ücret seviyesine çıkarılması gerektiğini kaydetti.

CHP İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslam da Türkiye'nin yoksul ve yaşlı bir ülke olduğunu savundu.

Son 20 yılda yaşlıların sorunlarını çözme noktasında yeterli planlama yapılmadığını öne süren İslam, TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu'nun kurulmasının faydalı bir girişim olduğunu ifade etti.

İslam, yaşlıların sorunlarının çözümünün güçlü bir sosyal devlet, güçlü bir sosyal güvenlik ve sağlık sistemi, güçlü bakım hizmetleri, güçlü yerel yönetimler ve güçlü bir ekonomiden geçtiğini belirterek, "Yoksullaşarak yaşlandığımızın farkındayız. Sosyal politikalarla, emekli maaşını asgari ücretin altına düşürmemekle, aktif yaşlanma ve dijital okur yazarlığı arttırmakla, yaşlı dostu kentler imar etmekle ve hak temelli sosyal devlet anlayışıyla bu sorunun üstesinden gelebileceğimize inanıyorum." ifadelerini kullandı.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu Başkanı Erol Kaya, Meclisin ilk defa yaşlılarla ilgili bir araştırma komisyonu kurduğunu, komisyon olarak da iyi bir çalışma yaptıklarını söyledi.

Türkiye'nin, nüfusunun yüzde 9,7'sinin 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle artık yaşlı bir toplum kategorisinde olduğuna işaret eden Kaya, 2025 yılına gelmeden Türkiye nüfusunun 'çok yaşlı toplum' kategorisinde yer alacağına dikkati çekti. Türkiye'de doğurganlık oranının da düştüğünü dile getiren Kaya, "Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle 3 çocuk çağrısını bazı arkadaşlarımız belki siyasi bir polemik olarak gördüler ama ben teşekkür ediyorum." dedi.

Türkiye'de yaşlılar için yapılan iyileştirmeleri anlatan Kaya, yaşlı destek programıyla 31 ilde yaşlılara hizmet verildiğini, 820 bin kişiye yaşlılık maaşı ödendiğini, 1 milyon 250 bin kişinin de evde sağlık hizmetlerinden faydalandığını belirtti. Kaya, yaşlılar için bayram ikramiyesi, ücretsiz seyahat, emekli esnaf kesintisi, konutta aylık ödemesi gibi çeşitli alanlarda sosyal destek ve manevi hizmetler verildiğini söyledi.

Evrensel yaşlı haklarıyla ilgili hukuki bir norm bulunmadığını aktaran Kaya, sözlerini şöyle devam etti:

"Bunu biz BM'ye de önermek istiyoruz. Ekonomik olarak Türkiye'de bakım maliyetleri yüksek ve istihdam imkanları kısıtlı. Ülkemizde 65 yaş üstü çalışan oranı yüzde 10. Japonya'da bu rakam 65-69 yaş arasında yüzde 49, 70-74 yaş arasında yüzde 32. Aklınıza şu gelebilir, çok mu çalıştırmak istiyorsunuz? Hayır ama çalışmak isteyen yaşlılarımızın önündeki hukuki ve sosyal engelleri kaldırmamız lazım. Bir emekli çalışırken maaşından yaptığımız kesintilerle ilgili iyileştirme yapmamız gerekiyor."

"Bütün siyasi partilerimizin, siyasetçilerimizin, akademisyenlerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin gündemine alması gereken bir konu." diyen Kaya, "14 Mayıs'ta seçim var, komisyonumuz adına tüm siyasi partilerimizden bir ricamız var: Tüm siyasi partilerimiz seçim beyannamelerinde yaşlı refahını gündemlerine alsınlar ve bunu ülke gündemine taşıyalım." dedi.

Konuşmaların ardından yapılan oylamada rapor kabul edildi.

Genel Kurulda daha sonra  2022 ve 2021 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu görüşüldü.

İYİ Parti grubu adına konuşan Mersin Milletvekili Behiç Çelik, KDK'nin 2010'da yapılan Anayasa değişikliği ile birlikte TBMM'ye bağlı anayasal bir kurum olarak düzenlendiğini anımsattı.

Faaliyetlerine 2012 yılında başlayan KDK'ye yönelik genel beklentinin, resmi makamlar karşısında vatandaşın yanında durması, onlardan gelen talep ile şikayetleri dinlemesi ve gerekli girişimlerde bulunması yönünde olduğunu anlatan Çelik, Kurumda, kuruluşundan itibaren devam eden bazı sorun ve aksaklıkların devam ettiğini ileri sürdü. Çelik, "Genel anlamda KDK'nin beklenenin altında bir performans sergilediğini ifade etmek isterim. Hak arama kültürünün korunması ve geliştirilmesinden bahsederken KDK'nin AKP eliyle partizanlaştırıldığını görüyoruz. Yöneticilerin tarafsızlığı konusundaki şüpheler bir türlü giderilememiştir. Her yıl benzer eleştirileri yapmamıza rağmen değişim adına harekete geçilemiyor, geçilmiyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir." ifadelerini kullandı.

MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile önemini artıran, kökünü tarihten alan KDK'nin, kamunun vicdanı durumundaki en önemli kurumlardan birisi olduğunu söyledi.

KDK'ye 2022 yılında 17 bin 816 başvurunun yapıldığını, bu sayının 2021'de 18 bin 843 olduğunu belirten Taytak, Kurumun vatandaş ile devlet arasında köprü görevini üstlenirken devletin usullerinin eksikliğini de kapatmak açısından önemli rol üstlendiğini aktardı.

Geçen ay dünya tarihinin en acı veren depremlerinden birisinin yaşandığını anımsatan Taytak, 11 ilden 13 milyon vatandaşın doğrudan etkilendiği depremin, tüm milletin yüreğinde unutulmayacak izler bıraktığını dile getirdi.

Türk milletinin yeniden küllerinden doğacağını, yaraları saracağını, acıları birlik ve beraberlik içinde dindireceğini vurgulayan Taytak, "Bütün dünyanın gözünün önünde yeniden Türk mucizesini Allah'ın izniyle yaşayacağız." dedi.

Taytak, yaşanan afetlerin yaraları sarılırken yalan siyasetini şiar edinmiş, toplumsal birlik ve beraberliğe düşman siyasetçiler ve sosyal medyacıların ortaya çıktığını söyledi.

Türk milletinin zorluklar karşısındaki ferasetinin dünya tarafından görüldüğünün altını çizen Taytak, şöyle devam etti:

"Bu süreçte vatanı müdafaa gibi deprem bölgesine akın edenleri, iş makinesini oraya yetiştirmeye çalışan şoförlerimizi ve daha birçok fedakar insanlarımızı gördük. Buna karşı 'Antakya Barajı patladı.' diye kaos çıkarmaya çalışanları, 'Hiç bu kadar aciz kalmadık.' diye ellerindeki kahvelerle ofislerinde kombinin derecesini artırırken devleti kötüleyenleri de gördük. Yaralar sarılırken, çadırlar, konteynerler kurulurken, hemen arkasından yıkılan binaların yerine yenilerinin temeli atılırken bundan rahatsız olan ve depremzedelerimizi karamsarlığa sürükleyenleri de gördük. Yürütülen çalışmalara 'seçim yatırımı' diyen zihniyetlere şahit olduk. Yenikapı ruhuyla beraber Türk milletinin kalbinde kurulan Cumhur İttifakı başka ittifaklar gibi proje ittifakı değildir. Cumhur İttifakı birliktir, beraberliktir, azimdir, inançtır. Türk milletinin umudu her şeyden önemlisi bir gönül birlikteliğidir."

HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, KDK'nin kararlarını hala uygulamayan kurum ve kuruluşların olduğunu, bu durumun bir şekilde düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Tiryaki, "Hala KDK'nin kararlarını yerine getirmeyen idareler var. Yargıya intikal etmiş konular KDK'ye başvurunun önünde bir engel olarak görülmemelidir. Umarım önümüzdeki dönemde bu konuda bir yasa değişikliği yapılır." diye konuştu.

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, KDK'nin bağımsız bir kurum olarak güçlü bir yapıya kavuşmasını önemsediklerini söyledi.

Bütün kurumlar gibi KDK'nin gücünün zayıflatıldığını öne süren Hakverdi, gelinen noktada ne kadar haklı olduklarının anlaşıldığını kaydetti.

Kurumun, özellikle yolsuzlukla mücadelede etkin rol alması gerektiğini dile getiren Hakverdi, "Özellikle KDK'nin bağımsız kişilerden oluşması ve yolsuzlukla müdahalede etkin rol alması gerekir. İtirazımız, kurulduğundan beri bağımsızlığının tesis edilememesidir. Kurumun faaliyetlerini iktidara dayandırması, bu yönüyle güvenilirliğini ve itibarını düşürüyor. Çünkü bağımsızlığını hala elde edemedi. Sayın başdenetçi ve denetçilerimizin siyasetin göbeğinden gelmesi itirazımızı tekrar tekrar yenilemek durumunda kalıyoruz." ifadelerini kullandı.

TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır ise KDK'nin, idarenin eylem ve işlemleriyle tutum ve davranışlarına ilişkin şikayetler hakkında yürüttüğü çalışmalar ve önerileri içeren raporları 2013'ten itibaren her yıl düzenli şekilde komisyona sunduğunu söyledi.

Yıllar itibarıyla başvuru sayısındaki artışla bağlantılı olarak alınan karar sayısında da artış gözlemlendiğini dile getiren Satır, "Tavsiye kararlarına uyma oranı memnuniyet vericidir. Zira yüzde 20 ile başlayan uyum oranı 4 kat artarak yüzde 80 seviyelerine ulaşmıştır." dedi.

Türkiye'de yaşayan herkesin idarenin işleyişine ilişkin şikayetinin, iyi yönetişim ilkeleri çerçevesinde kamu hizmetlerinin geliştirilmesine hizmet ettiğine dikkati çeken Satır, hukuka ve hakkaniyete uygunluğun tesisi için gayret eden ve yanlıştan dönme erdemini gösteren idarelere teşekkür etti.

Dilekçe Komisyonunun çalışmaları hakkında da bilgi veren Satır, komisyonun asıl görevinin, anayasal dilekçe hakkının kullanılması kapsamında vatandaşlar ve Türkiye'de yerleşik yabancılar tarafından TBMM'ye gönderilen dilek ve şikayetleri incelemek olduğunu belirtti. Satır, 26'ncı yasama döneminde gelen toplam başvuru sayısı 16 bin 28 iken, bugün itibarıyla bunun 27 bin 602'ye ulaştığını, ortalama günlük dilekçe sayısının 16 olduğunu kaydetti.

Komisyona başta e-dilekçe sistemi olmak üzere postayla, elden, faks ya da milletvekilleri ve kurumlar üzerinden dilekçeler geldiğini aktaran Satır, şöyle devam etti:

"Dilekçe sahiplerinin cinsiyetlerine bakıldığında erkeklerin önde geldiğini görmekteyiz. En fazla başvurunun İstanbul, Ankara ve İzmir'den geldiği görülmektedir. Dilekçelerin konularıysa ülke gündemiyle paralellik arz etmektedir. 26'ncı yasama döneminde, kamuda çalışan engelli ya da engelli yakını bulunan işçiler için, memurlara tanınan bazı hakların verilmesi hakkında, araç muayene istasyonlarında muayene ücreti ödeme şekli, nadir hastalıklar nedeniyle özürlü sağlık raporunda engellilik oranı değerlendirmesinde yaşanan mağduriyetler, gıda bankacılığı uygulaması, FOREX uygulaması, evlilik ve izdivaç programlarının aile kurumuna olumsuz etkileri, şehir merkezlerindeki işlek caddelerin trafik sorunları, mesleki eğitim kapsamında staj gören öğrencilere ücret ödenmesi sorunlarıyla ilgili alt komisyon marifetleriyle çalışmalar yürütülmüştür. Bu dönemde ise obeziteyle mücadele yöntemleri ve cerrahi uygulamalardaki malpraktis iddiaları, devre mülk ve devre tatil sektöründe yaşanan mağduriyetler, ön ödemeli gayrimenkul satışlarında yaşanan sorunlar komisyonumuzda ayrıntılı bir şekilde ele alınmış, ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlardan bilgiler alınmış ve ihtiyaç halinde yerinde incelemeler yapılarak yoğun bir tempoyla çalışılmıştır."

KDK 2022 ile 2021 raporlarının görüşülmesinden sonra Meclis Başkanvekili Celal Adan, birleşimi 20 Mart Pazartesi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.


16.03.2023 22:58:20